Organik Tarım Parlatılmış Bir Kavram
Yerel Tohum Derneği Kurucu Üyesi Hakan Karahanoğlu, “Yasak olan tek şey GDO. Hibrit tohumla ürün üretilip, sağlıklı diye topluma sunulamaz. Organik tarım parlatılmış bir kavram.” dedi.

İSTANBUL – Handan Güneş-14.05.2018 AA Haber Ajansı röportajı
Yerel Tohum Derneği Kurucu Üyesi Hakan Karahanoğlu, atalık yerel tohumların, binlerce yıldır bulundukları iklime, toprağa, coğrafi yapıya uyum sağlamış tohumlar olduğunu belirterek, “Yerel tohumlar, hastalıklara karşı daha dirayetlidir. Ancak, insan eliyle yapılmış GDO’lu ve hibrit tohumlar için durum böyle değildir, yetiştirilmesi için kimyasal gübrelere ve zararlı mücadelesi için kimyasal zehirlere ihtiyaç duyarlar.” ifadelerini kullandı.
İnsanın yerel tohumlarla birlikte evrimleşmesi nedeniyle bedeni tarafından sindirilebildiğini vurgulayan Karahanoğlu, “Yerel tohumlarda besin değerinden olduğu gibi faydalanabiliyoruz. Domatesin etken maddesi likopeni, hibrit tohumla üretilen domatesten ancak 9 adet tüketerek alabilirsiniz. 9 adet domatesle beraber kimyasal gübre ve tarım zehirlerini de yiyeceğinizi bilerek hareket etmenizde fayda var.” diye konuştu.
Karahanoğlu, şu bilgileri verdi:
“Tüm ülkede bio çeşitlilik analizini ‘doğru’ (yer yer yapılıyor ama yetkin olmayan kişilerce yalnızca bilgi kirliliği yaratılıyor) uzmanlara yaptırıp, doğa-bitki-hayvan-iklim üzerine yıllık güncelleme yapılacak kaynak çıkarılmalı. Anadolu coğrafyasına ait 3 binin üzerindeki yerel tohum türü, ‘milli sertifikasyon’ ile tanımlandırılıp, devlet üretme çiftliklerinde tohumluk olarak üretilip, bedelsizce çiftçiye dağıtılmalı. Türkiye iller bazında ‘ne tüketiyor, ne kadar tüketiyor’ araştırmasının yapılarak çiftçiye projeksiyon niteliğinde ‘ne kadar, ne ekilecek’ verilerinin aktarılması sağlanmalı. Ancak, ekim planları merkezden değil, iller, ilçeler, köyler bazında, tüccar beklentileri de dahil edilmek suretiyle yapılmalı.”
“Tüketimde yerli ürünler tercih edilmeli”
Toplumun yapması gerekenleri; “üretici tarafından kandırılıyoruz psikolojisinden çıkmak”, “üretici ile barış imzalamak”, “tüketimde yerli ürünleri tercih etmek”, “binlerce kilometre öteden gelen bir ürünün, yurt içinden gelen ürüne nazaran neden bu kadar ucuz olduğunu düşünmeye başlamak”, “tüketim gücüne sahip çıkmak” olarak sıralayan Karahanoğlu, tarıma zarar veren gelişmeleri ise “meraların imara açılması”, “tohumun sertifikalandırılması ile çiftçiden alınıp, şirketlere verilmesi”, “yıllardır üretim projeksiyonunun yapılmaması” ve “tarımın en önemli döllenme varlığı arılara verilen zaralar” şeklinde nitelendirdi.
Karahanoğlu, Türkiye’de üretici yaş ortalamasının 58 olduğunu belirterek, “Miras yoluyla, bölünerek küçülmüş topraklardan aile geçimini sağlayacak gelir elde edilememesi, sanayileşme, termik santraller, su planı yapılmaksızın ekim dikim yapılması gibi sebeplerin sonucuyla susuz kalan topraklar nedeniyle atıl tarım arazisi yüzde 60’larda… Acilen, üretici nüfusunun gençleştirilmesi gerekiyor.” yorumunu yaptı.
“Beslenmeyle ilgili bilinç arttı”
Organik Tarım Yönetmeliği’nde hibrit tohumdan, kimyasal gübreye, zirai zehirlere kadar, konvansiyonel tarımda kullanılan enstrümanların çoğunun kullanıldığı bilgisini veren Karahanoğlu, “Yasak olan tek şey GDO. Hibrit tohumla ürün üretilip, sağlıklı diye topluma sunulamaz. Organik tarım parlatılmış bir kavram.” şeklinde konuştu.
Karahanoğlu, “Beslenmeyle ilgili bilinç arttı, çünkü; kanser hastalarının sayısı arttı. Otistik doğan çocukların oranı yükseldi, tüp bebek olmasa üreyemez bir toplum haline geldik. Doktorların konuşması kulağa su kaçırıyor ama bilinci yaratan hemen her ailede bir ya da birkaç akrabanın kanser olması ile başlıyor.” yorumunu yaptı.